Body Art etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Body Art etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Body-Art

Kusursuz bir mantığı bulunmasına rağmen eşi benzeri duyulmamış bir gösteri. Korkunç bir gösteri: 60'lı yıllarda fotografik imge insan etinde vücut bulmaya başladı. Sanatçının projesinin kazınacağı tuval esnek, yumuşak, canlı ya da yağ sıvılarıyla parlayan insan tenidir. Eskiden sabırla hazırlanan, canla başla ovuşturulan, püskürtülen maddeyle beslenen bejimsi tuvalin yerini, bisturi kesiklerine, demir kalem deliklerine, asetilen ateşine sunulan -onca zarar görerek- işlenen deri alıyor.

Body-Art'ın en ürkütücü yüzü kalacak aklımızda: Bedeni ikili etkileyişi. Bazı Body-Art örneklerinde, beden alışılmamış manzaraları düzenlemekle görevli en önemli unsur seviyesine getirilmekle kalmıyor, pek çok narin damarın beslediği, sinir ağı incelikle oluşturulmuş beden, dizginsiz bir isyanın canlı malzemesi haline geliyor.

Görkemlice büyütülen fotoğraf camları ardında ya da, sesli video ekranlarında görülen, fena halde paralanmış, yaralanmış şey, insanın ta kendisi. Kanlı bir ritüel olduğu ölçüde sanatsal bir olgu olan bu dışavurumlar dehşetin özünü oluşturuyorlar. buna karşın bu özden bir çağrı duyuluyor adeta.

İnsan bedenine yönelik, kimi zaman canlı -gösteri yoldan geçen şaşkın insanların önünde gerçekleşiyor- kimi zaman da kameranın "edepli" aracılığıyla -kameranın estet ve işbirlikçi bu göz tarafından yönlendirildiğinin altı çizilmeli- iletilen bu şiddet uygulamaları, Amerika ve Viyana'da eşzamanlı olarak doğdu. Ancak tüm Avrupa, bienal ve festivallerin, yani otuz dört yıllık zengin, türlü "tecrübenin" ardından, günümüzde artık tuhaf karşılamadan Body-Art diye adlandırdığımız şeyin yandaşlarınca hızla istila edildiğine şahit oldu. Bu bedensel sanata, salt sanatsal oyun ve başarıyla tamamlanmış eser yönleri üstünde durulmak istendiğinde Performans, bu çeşit sanatsal dışavurumlara özgü dinamik ve ilintili sosyal, hatta siyasi çağrışımlar mercek altına alınmak istendiğinde de Eylem deniyor.

Dışavurumculuğun dirilişi mi? -öfkeli, karikatürize edilmiş, 20. yüzyılın ikinci yarısının çatısını ören sayısız şiddet eylemini kusan bir dışavurumculuk mu? Abes günlük rutinin reddi mi? Acı bir sosyal eleştiri mi? İfade edilmemiş duygulanımların iletilmesiyle ilgili bir pedagoji meyli mi? Karşı durulmaz bir iletilemezlik tespiti mi? Yoksa, dramatik psişik yoksunluk belirtileri mi? BodyArt değişik şekillerde tanımlandı. Bu sanatçılar özneyle nesneyi ayıran bariyeri tamamen kaldırmış görünüyor. İnsan bedeni estetik hareketin hammaddesi olarak seçiliyor. Eğilip bükülüyor, izlerle damgalı ancak her an siyah kanla ıslanmaya hazır yüzeyler sunuyorlar. Kimin bedeni? Bazen bir başkasının (arkadaş, çocuk) ama genellikle, "sanatçıların" kendi bedenleri kullanılıyor. İşkenceciler, fantazmalarını henüz genç ama çoktan lekeye adanmış -bezgin toplumun genellikle son derece yararsız gördüğü- dokularına işlemeyi seviyor.

Bu bakış açısına göre, kendilerini taklit edilmiş veya gerçek yaralarla cezalandıran Body Art sanatçıları, her şeyden önce ihtilalci olmak istiyorlar. Baştan itibaren kanun dışılar, değişik saldırganlık seviyeleri içeren bir yelpazede çeşitli kastrasyonları damgalıyorlar: Metafizik, ontolojik, sosyo-politik, yaralı-narsist, sonuç itibariyle her durumda psikanalistlerin simgesel kastrasyon dedikleri şeyin reddi içindeler.

Psikoz ve Evharistiya

Bu satırların amacı, gönüllü olarak eziyet gören insan bedeni üstündeki tasvirlerin girdiği çok sayıda şeklin poetiğini incelemek. Kendini otantik sakatlamalara adayanlarla, akıllıca düzenlenmiş simülakrlarla yetinen sanatçıları ayıracağız.

 İlk grup daha küçük: Örneğin, Vito Acconci'nin Trademarks’ları (Eylül 1970), yani, sınırları net bir oral sadizm taşıyan ve mühür görevi gören ısırıkları; 




ya da Michel Journiac'ın, şaşkına dönen izleyici karşısında kendi kanıyla doldurduğu tüpleri sıkarak kudas örtülerini ve kutsal ekmek kabını ıslattığı tuhaf dini ayinleri (Beden için Ayin, 1969); 





ve elbette Gina Pane'in tuhaf Eylemleri geliyor akla: Bembeyaz giyinmiş olan sanatçının gül demetinde sonlanan gerilmiş kolunu, sivri ve sert dikenlerle deldiği Duygusal Eylem, 1973. 









Psişe'de de (1974) Gillette marka jiletle karnını kesmişti.