KAFKA


"Kafamın içindeki muazzam dünya. Ama kırıp parçalamadan nasıl kendimi, nasıl bu dünyayı esenliğe çıkarabilirim? Onu kendime alıkoymaktan ya da içime gömmektense, kırıp parçalamam bin kez daha iyi. Zaten bu yüzden buradayım ve çok iyi biliyorum böyle olduğunu." (21 Haziran 1913)

"Zaten bu yüzden buradayım..."

Nerde? diye soruyorsunuz.

Roland Barthes'ın deyişiyle, "yazarın sıfırıncı noktasında". Çünkü ancak bu noktada kırıp parçalayabilir bir yazar. Yaşamla yazı arasındaki sınırı aşmanın, yazının (daha doğrusu yazılanın) yaşamla buluşması ve onun anlamı durumuna gelmesinin belki bir başka yolu yoktur. Varsa eğer, bu da, o yollardan biridir.

"O daha yaşamın içine girmeden, yaşam onun içine girdi." Kafka ile ilgili sayısız deneme, inceleme okudum. Groethuysen'den Sartre'a; Max Brod'dan Camus'ye; Lukacs'dan Wagenbach'a; Blanchot'dan Marthe Robert'e, Fischer'e vb. değin.

Ama hiçbirinde, Flaubert'in yukarda andığım cümlesindeki kadar Kafka'yı bulduğum olmadı. Kafka'nın hayranlık duyduğu, öykünmeye çalıştığı Flaubert, "sanatçının tarifi"ni yaparken, insan ve ya­zar olarak, Kafka gibilerin dünyasını, bu sözcüklerle açıklıyordu: 

"O, daha yaşamın içine girmeden, yaşam onun içine girdi."

Kafka'yı okuduktan sonra ekleyebiliriz: 

"Ve yaşam hiçbir zaman ya­kasını bırakmadı. Son soluğunda bile."

Ferit Edgü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder