Kişi (Aruoba)

...

Kişi, 'birlikte' olamayandır.
Kişi hep yalnızdır - 
bu da, zorunlu ve gereklidir.

...

Kişi, hep, kendisini, kendi kendini
bilinçlendirerek atlatmak zorunda olan
varlıktır.

Kişi ancak kendi kendini atlatarak varolabilir: -
Kendini tam ve sürekli bir bilinç içinde tutmağa çalışan
kişi, ölümün kapısına dayanır- intiharın...

Kişiyi yapan, bilinçtir;
ama kişi bilinçle yaşayamaz
- onunla, ancak, ölür...

...

Kişi, kendini başkalarında arayan insandır - 
ama, kendini her bulduğu(nu sandığı)nda, hep, 
kendi kendine geri dönmüş bulur.

...

Kişi, insanların alışılmış ilişki biçimlerine girince, hep
aykırı düşer.

İnsanların ölçüleri açısından, kişi, aykırı durandır -
kişi, aykırı-insandır.

Kişi, aykırı-dır...

...

Kişinin neredeyse doğal sayılması gereken eğilimi,
 yıkılmaktır.

Kişi, hep, eğilimlerini belirlemeğe, yönlendirmeğe
çalıştıkça, aslında, hep, gizli gizli,
kendi yıkımına yönelir.

Kişinin yönelimi, yıkımıdır...

Kişi, yöneldikçe, yıkılır
-nereye yönelirse yönelsin,
ulaşacağı, yıkımıdır.

Kişi, 'çıkar' yolu olmayandır:
Kişinin yolları, 'çıkmaz sokak'lardır.

Kişi, çıkarsız-dır...


...

Kişi, özel -kendine özgü- yaşam koşulları gerektiren varlıktır.

Genel - birden fazla varlık için geçerli-
yaşam koşulları, kişi için yıkım koşullarıdır.

...

Ölümdeki hiçlik,
kişinin en öz varlığıdır.

Kişi, hiç olabilmesiyle, varolur.

Kişinin varoluşu, hiçoluşudur.

Kişiyi, vareden, hiçliktir.

(Hiç'im, demek ki Var'ım:
nihil ero, ergo sum...)

...

Kişi, çağdaş toplumun gözardı ettiğidir.

Kişi, çağdaş toplumun kıyısına sürdüğü,
tek başına bıraktığıdır.

Kişi, toplumun terkettiğidir.
("Aslında gemiler terketmekte farelerini")

Kişi özgürdür, çünkü yalnız bırakılmıştır.

Kişi, özgür ve yalnızdır...

Kişi, hep, kendi kendisini, kendine en aykırı durumlara sokabilen
-ve sokan- varlıktır.

-Kendi kendisine aykırı olabilen varlık...

...

Kişi, yabancıdır

'Ortam'ına, 'çevre'sine, 'toplum'una, vb,
yabancı olması bir yana, her şeye, her yere; varlığın kendisine - 
kendi varlığına, kendi kendisine yabancıdır.

Kişi, yabandır.

Yerli kişi yoktur; kişi, kişiyse, yersizdir
-yaban ve yabandadır.

Kişi, yabanidir.


...


Kişi, kopuktur.

...


Kişi, eninde sonunda, yazandır.

Yazan kişi, bütün dünyayı karşısına - 
ama, aynı zamanda, önüne alır: Yazmak, o zaman,
dünyanın içinde olmaktır.

Yani: yazmak, yaşamaktır.

Yazı, yaşamdır.

-Yaz, ki yaşayasın!
-Yaz ki, yaşayasın...

...

Kişi yazarken, hep anlar yazar: kalemin kağıt üzerinde
bıraktığı izlerin oluşma sürecinde kapsanan anlar: -
Bir çizgi, bir nokta, bir kıvrım: işte yaşam!

Çünkü gerçekten de böyle değil midir yaşam - 
bir tümce gibi: Başlar, inişli-çıkışlı (bazen düz, bazen
kıvrımlı, bazen dönüşlü) bir yol kateder,
ve bir noktayla sona erer: -

...

Kişi, yaşamını kendi yazar - 
kişi yaşamını yazandır.

Yaşam, kişinin kendi yazdığıdır :
kişi, yaşamını, yazar.

...

Yazan kişi, bengiliğe 'oynayan' kişidir :
'altılı ganyan' değil, 'sonsuz ganyan'!...

Yazan kişi -garip, çelişkili kişidir bu :
şu anda yaptığının -yazdığının -, 
ileriye yönelik bir iş olarak tam da o 'ileri'de
hiç anlaşılmayacağını ya da hep yanlış anlaşılacağını
bile bile yapar yaptığını -yazar yazdığını...

Kişinin yazması, "saf çelişki"dir.


...

Kişinin derdi, öteki kişilerdir, doğru; ama, bu derdin
kaynağı kişinin kendisindedir gene de; çünkü dert, ilişkinin
hep bu yanında çıkar ortaya.

Kişinin öteki kişilerle başını derde sokan, kendisidir...

Kişi, kişi ilişkilerinde, başını hep derde sokar.

Kişinin başı hep derttedir.

Kişi, hep, başı dertte olandır.

Kişi, zaten, başını, ilişkilerinden başka
nerede derde sokabilir ki?!

...

Kişi, yaptığı andaki gerekçesini çok "iyi" bildiği bir şeyin
asıl (bilinç-altı?) gerekçesini ("nedeni"ni?) sonradan
nasıl da 'yakalayı'veriyor... 


...

Kişi, zaten kendisidir - ama,
kendini onaylaması da gerekir.

Kişi, bilinçsizce 'kendisi' olduğunda,
kendi olmamıştır...

Kişinin kendi oluşu, olmak için,
bilinçlenmek zorundadır.

Kişi, hep, kendi olmak zorundadır.

Kişi, olmak zorunda-dır.

Kişi, hep, zorun-da
dır...


...
Kişi bir kez aykırı düşmeyegörsün : artık ne yapsa, hep
aykırılıklar bulacağı -bütün yaşam çizgileri gelir, hep, 
aykırı odaklarda buluşur...

 Öyle ki, yaşadığı her şeyde, hep havada, yersiz hisseder
 kendini -sanki uçuyormuş, orada değilmiş gibi:-
Kişi, olması bile olamama olandır...

Kişi, olurken, hiç ol(a)mayandır.

...

Asıl çelişme, sürekli, kesintisiz yaşayan, devinen,
dolayısıyla sürekli değişen bir şey olan "kişi"nin,
aynı zamanda, boyuna, değişmeyen, kalıcı, dayanıklı
bir "benlik" peşinde olmasıdır - 

Kişinin derdi, değişen olarak,
değişmez olmağa çalışmasıdır.

Kişinin amacı hiç değişmemektir;
acısı ise, hep değişmek...

Kişi değişmekten acı çekendir
-değiştiğinden dolayı acı çeken...

Kişi, yaşarken, hep, acılıdır.

Kişi hep acı çeker.

Kişi acılıdır.

...

Kişi, acılarını bile kendi kurandır -
kişinin acıları bile kendi "kurgu"sudur.

Dışarıdan acı bile gelmez kişiye...

 Kişide ne varsa, kendindendir -
acısı da, sevinci de - 
- varlığı da, yokluğu da...

Kişi kendindendir.

Kişi kendi-dir.

...

Kişi, yaşamın her anında, yitmiş yaşam anlarında
yaşar. Dolayısıyla, hiçbir zaman 'bugün' değildir   
kişinin yaşadığı : hep, ya, 'dün'; ya da -ender olarak- 
'yarın'...

Kişi ânı hiç yaşamaz -anıları yaşar hep
-ya da, anıların bir anısını...

Kişi âni bir anıdır.

...

Kişi, kendine egemen olabilmesiyle,
bütün dünyaya, bütün evrene egemendir.

Kişi, varlığın kendisine egemendir; çünkü,
kendi varlığına; çünkü, kendi yokluğuna, egemendir.

Kişi, varlığa egemendir; çünkü yokluğa egemendir.

Kişi, sonsuz varlığa egemendir; çünkü,
kendi anlık yokluğuna egemendir.

Kişi, varlığın - çünkü yokluğun-
'hükümranı'dır...

Kişi hükümrandır.


...


Kişi, kısa süreler içinde varolma olanağı bulan varlıktır.
- Oysa, bu (kısa) süreler içinde bile, kişinin varoluşu
bengiliğe (ezel/ebed'e) ulaşır - ya da ulaşabilir.

Kişi, kısa bengilik süreleri yaşar.

Kişi, bengidir; ama bu bengilik, sürelidir -ve
kısadır...

Kişi, kısa bir bengiliktir.

Kişi, kısa, ve, bengidir.

...


Özgürlük, kişi için, kendini her an alıp götürebilme olanağıdır.

Kişi, kendini 'mutlak' olarak 'alıp götürme' olanağına
her an sahip varlık olarak, belirli varoluş konumlarını,
her 'istediğinde', yani, her gerektiğinde- terkedip
gitme gücüne de sahiptir.

Kişi, her an, gidebilir...

Kişi, her an, terke hazırdır - kendini bile...

Kişi, her an, kendini de terkedip gidebilir.

Kişi, gidebilir - gidebilendir...

Kişi gider.

...




 *
Oruç Aruoba'nın Yürüme
kitabından sayfalar, 159 ... 219

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder